Donald Trump yönetiminin Chicago'ya yönelik göçmenlik saldırısı, Eylül ayında Silverio Villegas-Gonzalez'in ölümüyle trajik bir başlangıç yaptı. 12 Eylül'de, Meksika'daki şiddetten kaçarak 2007'de ABD'ye gelen ve iki çocuk babası olan Villegas-Gonzalez, çocuklarını okula bıraktıktan sonra iki Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) memuru tarafından durduruldu. Aracını geri vitese alıp kaçmaya çalışırken, memurlardan biri ateş açtı ve Villegas-Gonzalez'i vurarak ölümüne neden oldu. Resmi makamlar, Villegas-Gonzalez'in memurlara arabasıyla saldırdığını iddia etse de, güvenlik kameraları bu iddiayı yalanladı. Villegas-Gonzalez'in sadece trafik ihlalleri dışında hiçbir sabıka kaydı bulunmamasına rağmen, İç Güvenlik Bakanlığı (DHS) onu "pervasız sürüş geçmişi olan suçlu bir yasa dışı yabancı" olarak nitelendirdi.
Bu olaydan sonraki haftalarda, göçmenlik ajanları daha önceki yönetimlerde görülmemiş taktiklerle, çocuklarını okula bırakıp alan ebeveynleri ve bakıcıları tutuklamaya devam etti. Sosyal medyada paylaşılan videolar, ICE ve Sınır Devriyesi ajanlarının silahsız protestoculara silah doğrulttuğunu, çocuklara ve yaşlılara gereksiz yere müdahale ettiğini ve insanları araçlarından çıkarmak için sokakları kapattığını gösterdi. Ajanlar, bazı durumlarda okulları ve hatta Chicago Polis Departmanı memurlarını bile kimyasal tahriş edici bulutlara boğan göz yaşartıcı gaz kullandı. Federal memurların, Chicago Polis Departmanı ve ülkedeki birçok polis teşkilatı tarafından yasaklanan veya sınırlandırılan tehlikeli bir taktik olan "Precision Immobilization Technique (PIT)" manevralarını kullanarak kaçan araçları durdurduğu da görüldü. Bu olaylar, Trump yönetiminin göçmenlik politikalarının insan hakları ihlallerine ve aşırı güç kullanımına yol açtığını açıkça ortaya koydu.
Trump yönetiminin göçmenlik politikalarının, bireylerin yaşam haklarını ihlal eden ve toplumsal huzuru bozan aşırı güç kullanımına ve insanlık dışı uygulamalara yol açtığını gösteriyor.