Frederick Douglass, 3 Eylül 1838'de kölelikten kaçarak Amerika tarihinin en ünlü sosyal reformcusu ve kölelik karşıtı aktivisti oldu. Bir denizci kılığına girip sahte kimlik belgeleriyle Maryland'den New York'a kaçarken yanında taşıdığı birkaç eşyasından biri, hayatını derinden etkileyecek olan "The Columbian Orator" adlı kitaptı. Douglass, sonraki 50 yıl boyunca kölelik karşıtı hareketin ulusal lideri ve insan hakları savunucusu olarak tanındı ve bu kitaba sürekli atıfta bulundu. Kitabı, kendisini köleliğin zihinsel zincirlerinden kurtaran entelektüel bir dönüm noktası olarak tanımladı.
Douglass, 1845'te yayımlanan "Narrative of the Life of Frederick Douglass, an American Slave" adlı otobiyografisinde, okumayı nasıl öğrendiğini ve bazen bunun bir nimetten çok bir lanet gibi hissettirdiğini anlatır. On iki yaşlarındayken eline geçen "The Columbian Orator" kitabını her fırsatta okudu. Kitapta, bir efendi ile kölesi arasındaki diyalog onu derinden etkiledi. Bu diyalogda, köle, efendisinin kölelik lehine sunduğu tüm argümanları çürütüyor ve sonunda efendisi tarafından gönüllü olarak özgür bırakılıyordu. Aynı kitapta, Sheridan'ın Katoliklerin özgürleşmesi üzerine yaptığı güçlü konuşmalardan birini de buldu. Bu metinler, Douglass'ın kendi ruhundaki düşüncelere "dil" verdi ve ona "gerçeğin bir köle sahibinin vicdanı üzerindeki gücünü" gösterdi.
Sheridan'ın konuşması ise ona "köleliğin cesurca kınanmasını ve insan haklarının güçlü bir şekilde savunulmasını" öğretti. Bu metinleri okumak, Douglass'ın düşüncelerini ifade etmesini ve köleliği sürdürmek için öne sürülen argümanlarla yüzleşmesini sağladı. Ancak bu entelektüel uyanış, bir yandan onu bir zorluktan kurtarırken, diğer yandan köle sahiplerine karşı duyduğu nefreti daha da artırarak daha acı verici yeni bir zorluk yarattı. Douglass, okudukça, kendisini köleleştirenleri "evlerini terk edip Afrika'ya giderek bizi çalan başarılı soyguncular çetesi" olarak görmeye başladı.
Frederick Douglass'ın hayatını değiştiren bu kitap, entelektüel uyanışın ve bilginin, en ağır baskı altında bile bireylerin özgürlük mücadelesindeki dönüştürücü gücünü gözler önüne seriyor.