Paul Graham, "İyi Yazı" başlıklı makalesinde, yazının kulağa hoş gelmesi ile fikirlerinin doğru olması arasında şaşırtıcı bir ilişki olduğunu öne sürüyor. Graham'a göre, iyi ses veren yazıların, fikirleri de daha doğru ve iyi geliştirilmiş olma ihtimali yüksektir. Kendi yazma deneyimlerinden yola çıkarak, cümleleri en iyi şekilde ifade etme çabasının, fikirleri de daha net ve isabetli hale getirdiğini gözlemliyor. "Doğru" olmaktan kastı, sadece gerçekleri söylemek değil, aynı zamanda en önemli sonuçları çıkarmak ve konuları doğru detay seviyesinde işlemek olarak açıklıyor. Graham, kötü ses veren cümleleri düzeltmenin, fikirleri de otomatik olarak daha doğruya yönlendirdiğini belirtiyor.
Bu tezi desteklemek için, ilk kitabının mizanpajı sırasında yaşadığı bir deneyimi örnek veriyor. Bir bölümün sayfadan bir satır uzun çıkması durumunda, onu kısaltmak için yeniden yazdığını ve bu keyfi kısıtlamanın her zaman yazıyı daha iyi hale getirdiğini fark ettiğini anlatıyor. Bu durumu, farklı nesnelerle dolu bir kutuyu sallamaya benzetiyor; yerçekimi nesnelerin daha kötü yerleşmesine izin vermediği gibi, yazarken de kötü bir pasajı yeniden yazmak, fikirleri asla daha az doğru yapmaz. Aksine, dilin akıcılığını ve sesini iyileştirme çabası, fikirlerin de daha net, doğru ve etkili bir şekilde ifade edilmesini sağlar. Bu süreç, yazarı kaçınılmaz olarak daha iyi düşünmeye ve daha doğru sonuçlara ulaşmaya iter.
Yazım kalitesini artırma çabasının, ifade edilen fikirlerin doğruluğunu ve derinliğini de geliştirdiğini gösteriyor.