Bir geliştirici, kişisel web sitesini sıfırdan oluşturmaya karar verdiğinde, mevcut en iyi teknolojileri kullanma hevesiyle yola çıktı. Frontend için React, TypeScript, Emotion, TailwindCSS, Mantine, Zustand, React-Query ve Next.js gibi modern araçları seçti. Backend'de ise Prisma, Deno, Docker, Kubernetes, Istio, Caddy Server, PostgreSQL, Kafka, ArgoCD ve Ansible gibi güçlü altyapı çözümlerini düşündü. Bu kapsamlı teknoloji yığını, sunucu tarafı renderlama, statik site oluşturma, gelişmiş trafik yönetimi ve güvenlik gibi birçok özelliği vaat ediyordu. Ancak, yazarın da belirttiği gibi, bu teknolojilerin her birini üretim yazılımlarında kullanmış olmasına rağmen, kişisel sitesi için bu kadar karmaşık bir yapının "aşırıya kaçtığını" fark etti.
Gerçekte ise yazar, bu teknolojilerin hiçbirini kullanmadı. Bunun yerine, sade ve eski usul PHP'ye geri döndü. Her sayfa için basit PHP dosyaları ve include ifadeleriyle çalışmak, onun için harika bir deneyim oldu. Hatta bu basit yaklaşımla, her sayfaya bir görüntüleme sayacı ve ön-moderasyonlu bir yorum bölümü eklemek bile son derece kolaylaştı. Veritabanı olarak SQLite kullanmak, her şeyi daha da basitleştirdi. Karşılaştığı en zorlu kısım, kod vurgulama özelliğini uygulamaktı ve bunun için Phiki adlı bir projeyi kullandı.
Bu deneyim, "mükemmel iyinin düşmanıdır" ilkesinin güçlü bir kanıtı oldu. Yazar, bu prensibin iş ortamında da uygulanabileceğini vurguluyor. Bağımlılıkları akıllıca seçmek, gerektiğinde onları kendi bünyesinde barındırmak, güçlü tipli dilleri ve araçları kullanmak ve birim testleri yazmak gibi prensipler, gereksiz karmaşıklıktan kaçınarak etkili çözümler üretmenin anahtarıdır. Einstein'ın başarı formülünü hatırlamak, bu felsefenin temelini oluşturur.
Geliştiricilerin projelerinde aşırı mühendislikten kaçınarak, basit ve etkili çözümlere yönelmesinin önemini vurguluyor.