Makale, yazılım mühendisliğinde yaygın kabul gören ancak yazarın yeniden değerlendirilmesi gerektiğini düşündüğü beş "dogmayı" ele alıyor. Bu dogmaların, yazılım projelerinin işleyişi hakkında yapılan gözlemlerden farklı olarak, pratik uygulamalar olduğunu belirtiyor. Yazar, bu dogmaların neden sorgulanması gerektiğini detaylandırıyor.
İlk dogma, "tekerleği yeniden icat etme, hazır bir paket bul" ilkesi. Yazar, bağımlılıkların getirdiği risklere dikkat çekiyor. Örneğin, left-pad olayında küçük bir paketin kaldırılmasının büyük şirketlerin derleme süreçlerini nasıl aksattığını ve is-even gibi basit bir paketin bile on binlerce indirmeye sahip olmasının anlamsızlığını vurguluyor. Bağımlılıkların güvenlik açıklarına yol açabileceği ve güncellemeleri takip etme yükü getirebileceği belirtiliyor. Özellikle küçük şirketlerde paketler için bir denetim sürecinin olmaması, her mühendisin istediği paketi kullanmasına neden olabiliyor. LLM'lerin (Büyük Dil Modelleri) bu durumu hem kolaylaştırdığını hem de karmaşıklaştırdığını, gereksiz bağımlılıkların daha kolay kurulabildiğini ancak bilinen çözümlerin sıfırdan uygulanmasının da hızlandığını ifade ediyor.
İkinci dogma ise "her kod değişikliğinin gözden geçirilmesi (code review) zorunluluğu". Yazar, son 15 yıldır çalıştığı her şirkette en az bir, genellikle iki gözden geçirenle zorunlu kod incelemeleri yapıldığını belirtiyor. Kod incelemelerinin kalitenin artırılmasına yardımcı olduğunu kabul etmekle birlikte, geliştirme sürecini önemli ölçüde yavaşlattığını savunuyor. Makale bu noktada kesilse de, yazarın kod incelemelerinin değerini inkar etmediği ancak zorunlu olmasının bedelleri olduğu fikrini işlediği anlaşılıyor.
Yazılım mühendisliğinde kökleşmiş bazı pratiklerin, modern geliştirme süreçleri ve araçları ışığında yeniden sorgulanması gerektiği, verimlilik ve güvenlik açısından önemli çıkarımlar sunuyor.