Malezya Havayolları'nın MH370 sefer sayılı uçağı, 8 Mart 2014'te Kuala Lumpur'dan Pekin'e giderken 239 yolcusuyla birlikte esrarengiz bir şekilde ortadan kayboldu. Bu olay, havacılık tarihinin en büyük gizemlerinden biri olarak kayıtlara geçti. Uçağın transponderının kapatılması ve planlı rotasından saparak Hint Okyanusu'nun güneyine doğru ilerlemesi, uydu verileriyle tespit edilmiş olsa da, yapılan iki büyük arama çalışması herhangi bir önemli bulguya ulaşamadı. Yıllar süren belirsizlik, kayıp yolcuların aileleri için büyük bir acı kaynağı olmaya devam ediyor.
Kayboluşundan neredeyse 12 yıl sonra, MH370'i bulmak için yeni bir arama başlatılıyor. ABD merkezli deniz robotik şirketi Ocean Infinity, Malezya hükümetiyle "bulursan öde" (no find, no fee) prensibine dayalı 100 milyon dolarlık bir sözleşme imzaladı. Şirket, uçağın enkazını bulması halinde bu ödemeyi alacak. Batı Avustralya Üniversitesi'nden kıyı oşinografisi profesörü Charitha Pattiaratchi'nin de belirttiği gibi, Ocean Infinity daha önceki aramalarda bulunmayan gelişmiş teknolojileri kullanacak. Şirket, yeni nesil gemiler ve geliştirilmiş sonar sistemleriyle Hint Okyanusu'nun uzak bir bölümünde 55 gün boyunca arama yapmayı planlıyor.
Ocean Infinity, özellikle motorlar ve diğer büyük, ağır uçak parçaları gibi hala sağlam kalmış olabilecek enkaz parçalarını hedefleyecek. Profesör Pattiaratchi, Titanic'in bile yerinin bilinmesine rağmen neredeyse 100 yılda bulunduğunu hatırlatarak, bu aramanın ne kadar zorlu bir görev olduğunu vurguluyor. Yeni teknolojilerin ve geliştirilmiş arama yöntemlerinin, bu on yıllık gizemi çözerek ailelerin umutsuzca beklediği cevapları nihayet getirmesi umuluyor.
MH370'in kayboluşundan yıllar sonra yeni ve gelişmiş teknolojiyle başlatılan arama, havacılık tarihinin en büyük gizemlerinden birini çözme ve kayıp yolcuların ailelerine bekledikleri cevapları sunma potansiyeli taşıyor.