Luke Howard (1772–1864), bir endüstriyel kimyager olmasına rağmen, tutkulu bir amatör meteorolog olarak gökyüzünü gözlemlemeye adadığı ömrünün meyvelerini 1803 tarihli "Bulutların Değişimi Üzerine Deneme" (Essay on the Modification of Clouds) adlı eserinde topladı. Sürekli değişen gökyüzünden net tipler çıkarmanın imkansız olduğu düşünülürken, Howard on yaşından beri tuttuğu günlüklerine dayanarak bulut oluşumlarını sistematik olarak adlandıran ilk kişi oldu. Günümüzde hala kullandığımız cirrus (saç teli), cumulus (dışbükey veya konik yığınlar), stratus (yatay tabaka) ve nimbus (yağmur bulutu) gibi Latince isimler onun seçimidir. Bu proje sadece meteorolojik bir atılım olmakla kalmadı, aynı zamanda rüzgarlı suluboyalarla dolu eskiz defterlerine yol açtı ve yeni nesil manzara ressamlarına ilham verdi. Yıllar sonra Howard, Goethe'nin bir şiirinde adının geçmesi gibi şaşırtıcı bir ayrıcalık kazandı.
Howard'ın başarısı, görünüşte rastgele olanın içinde bir düzen fark etmekti. Kendisi, "Eğer bulutlar sadece atmosferin kapladığı kütlelerdeki buharın yoğunlaşmasının bir sonucu olsaydı... o zaman onları incelemek boş bir gölge arayışı olarak görülebilirdi" der. Ancak bulutlarda geçen onlarca yıldan doğan entelektüel bir inançla, "başlıca modifikasyonların, bir ağacın bir tepeden veya bir tepenin bir gölden ayırt edilebildiği kadar birbirinden ayırt edilebilir olduğunu" savunur. Howard, okuyucularının da tanımladığı desenleri fark edebilmeleri için sık sık gözlem yapmaya kendilerini adamaları gerektiğini yazmıştır. Goethe de bilimsel sınıflandırmada yüceliği görmüştür. Howard'ın denemesi 1815'te Almancaya çevrildikten sonra Goethe'nin kendi gökyüzü çalışmalarını kristalize etmiştir. Goethe, genç İngiliz ile yazışmış ve denemenin 1865'teki üçüncü baskısında çevrilmemiş olarak yeniden üretilen bir şiir yazmıştır. Howard, eserini ressam Edward Kennion ile işbirliği yaparak, pitoresk manzaralar üzerinde devasa nimbus ve ince cirrus bulutlarını tasvir eden çizimlerle zenginleştirmiştir.
Luke Howard'ın bulutları sistematik olarak sınıflandırması, doğanın karmaşıklığında düzen bulmanın ve bilimsel gözlemin önemini vurgulayan, meteorolojiden sanata uzanan geniş bir etki yaratmıştır.