Ana Sayfa

Yüzeysel İstekler Hayatınızı Tüketiyor

1 dk okuma

Makale, günümüz insanının sürekli bir "açlık" içinde olduğunu, ancak bu açlığın ne olduğunu tanımlayamadığını belirtiyor. Yazar, bu durumu "ince arzular" kavramıyla açıklıyor. Filozof Charles Taylor ve Agnes Callard'ın çalışmalarına atıfta bulunarak, "kalın arzular" ve "ince arzular" arasındaki farkı ortaya koyuyor. Kalın arzular, peşinden koşarken kişiyi dönüştüren, geliştiren ve yeni bakış açıları kazandıran isteklerdir (örneğin, matematik öğrenmek). İnce arzular ise tatmin edildiğinde kişide hiçbir kalıcı değişim yaratmayan, anlık ve yüzeysel tatminler sunan isteklerdir (örneğin, bildirimleri kontrol etmek).

Yazar, modern tüketici teknolojilerinin iş modelinin, insanların derin "kalın arzularını" hedef alarak, bu arzuların nörolojik ödül kısmını alıp, asıl dönüşüm ve çaba gerektiren kısmını atlayarak "ince arzular" şeklinde sunmak olduğunu savunuyor. Sosyal medya gerçek bağlantı olmadan sosyal tatmin, pornografi samimiyet olmadan cinsel tatmin, üretkenlik uygulamaları ise gerçek bir iş başarmadan başarı hissi veriyor. Bu durum, ölçeklenebilir, kolayca paraya çevrilebilir ve bağımlılık yapıcı bir "saf duygu diyeti" yaratıyor.

Bu "ince arzular" diyeti, anketlere göre insanları daha mutlu etmiyor; aksine artan anksiyete, depresyon ve yalnızlık oranlarına yol açıyor. Yazar, insanların istediklerini verme konusunda çok iyi hale gelmemizin, aslında onların gerçekten değerli olan hiçbir şeyi istemelerini engellediğini öne sürüyor. Kalın arzular, yıllar süren çaba gerektiren, anında tatmin edilemeyen ve kişiyi dönüştüren isteklerdir; bir zanaatta ustalaşmak, yavaş okumak veya gerçek bir topluluğa dahil olmak gibi. Makale, bu tür derin arzuların peşinden gitmenin önemini vurguluyor.

İçgörü

Modern teknolojinin sunduğu anlık tatminlerin, bireylerin derin ve dönüştürücü arzularını bastırarak mutsuzluk ve yalnızlığa yol açtığını anlamak, dijital çağdaki refahımızı yeniden değerlendirmemiz için kritik bir bakış açısı sunuyor.

Kaynak