1939 yılında Simon & Schuster, Pocket Books serisiyle Amerikan yayıncılık sektöründe devrim yarattı. Sadece 25 sente satılan bu küçük boyutlu (4x6 inç) kitaplar, o dönemde 2.50-3.00 dolar olan ciltli kitaplara kıyasla önemli bir indirim sunuyordu. Bu yeni ekonomik modelin işlemesi için Simon & Schuster'ın büyük hacimli satışlar yapması gerekiyordu. Bu nedenle kitaplar, daha önce hiç bulunmadıkları bakkallar, eczaneler ve havaalanı terminalleri gibi yerlerde satılmaya başlandı. İki yıl içinde 17 milyon adet satan Pocket Books, kimsenin fark etmediği büyük bir okuyucu kitlesine ulaştı.
Ancak bu talep, satacak yeterli kitap olmaması sorununu beraberinde getirdi. Kitap piyasası o zamanlar nispeten küçüktü ve yeni başlıkların sayısının önemli ölçüde artırılması gerekiyordu. Bu durum, yayınlanmaya değer görülen standartların gevşemesine yol açtı ve hızlı bir şekilde "potboiler" tabir edilen popüler, kolay okunur eserler üretebilen tür kurgu yazarlarının öncelik kazanmasını sağladı. Hatta genç Michael Crichton bile tıp öğrencisiyken takma adlarla bu tür macera romanları yazmıştır. Doğal olarak, bu düşük kaliteli türlerin yükselişi elit kesimi endişelendirdi; eleştirmenler bunu "çöp seli" olarak nitelendirerek popüler zevki düşüreceğinden ve ciddi ciltli eserlerin ortadan kalkacağından korktu.
Makale, bu durumu günümüzle paralellik kurarak inceliyor. Dijital dikkat ekonomisindeki platformlar, sosyal ağ modellerinden maksimum dikkat dağıtıcı kısa biçimli videolara (TikTok gibi) geçiş yaparken, çevrimiçi içeriğin çoğu "slop" olarak adlandırılan düşük kaliteli, kolay unutulur materyale doğru evriliyor. Pek çok kişi, Sora'nın tarihi figürlerin dans ettiği sayısız video sunabildiği veya X'in sonsuz bir çıplaklık ve kavga dizisi sağlayabildiği bir ortamda kimin bir podcast dinleyeceğini veya uzun bir makale okuyacağını merak ediyor. Tıpkı cep kitaplarının yükselişinin ciddi edebiyatın sonunu getireceği korkusu gibi, günümüzde de dijital "slop"un daha derinlemesine içeriği bastıracağı endişesi yaşanıyor.
Yayıncılık sektöründe cep kitaplarının yükselişiyle başlayan içerik kalitesi tartışması, günümüzde dijital platformlardaki kısa biçimli içeriklerin artışıyla benzer endişeleri beraberinde getiriyor.