Dijital pazarlamanın hızla yükselişine rağmen, avukatlar geleneksel billboard reklamcılığına şaşırtıcı derecede büyük yatırımlar yapmaya devam ediyor. Örneğin, Kaliforniyalı ceza avukatı Arvand Naderi, "Guns n' Dope? Don't Lose Hope!" sloganıyla yedi yıldır billboardlarda yer alarak yerel bir üne kavuşmuş ve yılda 100 bin doların üzerinde harcama yaptığını belirtiyor. Amerikan Hukuk Reformu Derneği'nin tahminlerine göre, avukatlar 2024 yılında açık hava reklamcılığına 541 milyon dolardan fazla harcadı; bu, 2023'e göre 70 milyon dolarlık bir artış anlamına geliyor. Ülkenin en büyük kişisel yaralanma firması Morgan & Morgan'ın ise sadece pazarlamaya yıllık 350 milyon dolar harcadığı bildiriliyor.
Bu yoğun ilginin arkasında birkaç temel neden yatıyor. Birincisi, hukuk sektöründeki şiddetli rekabet. Amerika Barolar Birliği'ne göre, 2024'te ABD'de 1.3 milyon avukat bulunuyor, bu da her 260 Amerikalıya bir avukat düştüğü anlamına geliyor. Connecticut'tan kişisel yaralanma avukatı Brooke Goff'un dediği gibi, "Reklam yapmazsanız, benim gibi insanlar tarafından yutulursunuz." İkinci önemli neden, potansiyel müvekkillere doğru zamanda ulaşma ihtiyacıdır. Özellikle trafik kazaları gibi acil durumlar sonrası, insanlar genellikle yolda veya toplu taşımada billboardları görerek anında bir avukata ihtiyaç duyabilirler. Dijital reklamlar bu anlık ihtiyacı her zaman karşılayamayabilir.
Üçüncü olarak, billboardlar güven ve kalıcılık hissi veriyor. Geleneksel bir medya olarak, bir avukatın veya firmanın köklü ve güvenilir olduğu izlenimini yaratıyorlar. Dijital dünyanın gürültüsünde öne çıkmak zorlaşırken, fiziksel bir billboard daha akılda kalıcı olabilir. Ayrıca, avukatlık reklamcılığının sıkı düzenlemelere tabi olması, billboardları nispeten daha basit ve etkili bir kanal haline getiriyor. Bu faktörler bir araya geldiğinde, avukatların dijital çağda bile billboardlara olan bağlılığının ardındaki mantığı açıklıyor.
Avukatların geleneksel billboard reklamcılığına olan yoğun ilgisi, dijital çağda bile belirli sektörler için doğrudan erişim ve güven oluşturmanın kritik bir strateji olduğunu ortaya koyuyor.