Avrupa, dijital egemenlik arayışında ABD bulut altyapısına %90 oranında bağımlılıkla mücadele ediyor. Rekabet uzmanı ve Eurostack girişiminin arkasındaki isim Cristina Caffarra'nın belirttiğine göre, bu durum kıtanın teknolojik özerkliğini ciddi şekilde engelliyor. Brüksel politika girişimlerini desteklerken ve Amerikan teknoloji devleri kendi 'egemen' çözümlerini pazarlarken, Avusturya, Almanya ve Fransa'daki bir avuç kamu kurumu ile Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi, BT üzerindeki kontrolü yeniden kazanmak için somut adımlar atıyor. Bu vakalar, teknolojik özerklik mücadelesi veren bir kıta için potansiyel bir yol haritası sunarken, aynı zamanda gerçek bağımsızlığı elde etmeyi zorlaştıran derin hukuki ve ticari zorlukları da gözler önüne seriyor.
Sorunun temelinde, ABD'nin 2018 tarihli CLOUD Act yasası ile Avrupa'nın kendi sıkı gizlilik düzenlemesi olan GDPR arasındaki doğrudan ve uzlaşmaz hukuki çatışma yatıyor. CLOUD Act, ABD makamlarına, verilerin dünya genelinde nerede depolandığına bakılmaksızın, ABD merkezli teknoloji şirketlerinden veri talep etme yetkisi veriyor. Bu durum, Avrupalı kuruluşları, ABD federal yasasının herhangi bir veri ikametgahı veya gizlilik taahhüdünü geçersiz kılabileceği hassas bir konuma sokuyor. Ayrıca, bu talepler genellikle sağlayıcının müşteriyi verilerine erişildiğine dair bilgilendirmesini yasal olarak yasaklayan gizlilik kararlarıyla birlikte geliyor. Şifreleme gibi teknik önlemler de, anahtarların ABD'li sağlayıcılar tarafından yönetilmesi durumunda yetersiz kalıyor.
CLOUD Act ile Avrupa veri koruma yasası arasındaki bu çatışma, GDPR'ın 35. Maddesi aracılığıyla pratik bir engel haline geliyor. Bu madde, "gerçek kişilerin hak ve özgürlükleri için yüksek risk oluşturması muhtemel" yeni bir teknoloji dağıtılmadan önce bir Veri Koruma Etki Değerlendirmesi (DPIA) yapılmasını zorunlu kılıyor. ABD'li hyperscaler hizmetleri için yapılan bu DPIA'lar, CLOUD Act'i kaçınılmaz olarak önemli, hatta kabul edilemez bir risk olarak işaretliyor. Bu yasal yükümlülük, kamu kurumlarının ABD bulut hizmetlerine alternatif arayışındaki birincil itici güç haline geliyor ve Avrupa'nın dijital bağımsızlık hedefine ulaşma çabalarını hızlandırıyor.
Avrupa'nın dijital egemenlik arayışı, ABD'nin CLOUD Act yasası ile Avrupa'nın GDPR'ı arasındaki hukuki çatışma nedeniyle ciddi engellerle karşılaşıyor ve bu durum kamu kurumlarını alternatif çözümlere yöneltiyor.