2025 yılı, 2024'ün ardından kayıtlara geçen en sıcak ikinci yıl olarak tamamlanıyor. Bu durum, son yıllarda görülen ve bilim insanlarını şaşırtan, açıklanamayan olağanüstü ısınma eğiliminin devamı niteliğinde. Copernicus İklim Değişikliği Servisi'ne göre, son üç yıl, sanayi öncesi döneme göre 1.5 santigrat dereceden daha sıcak ölçülerek, küresel ısınmayı bu seviyenin altında tutma uluslararası hedefini geçici olarak ihlal etti. İklim modellerinin tahminlerini aşan bu ani ısınma sıçraması, uzmanları oldukça düşündürüyor.
Bilim insanları, bu ısınma artışının potansiyel nedenlerini araştırıyor. İklim bilimci Zeke Hausfather, Carbon Brief için yaptığı analizde dört ana faktörü inceledi. Bunlardan ilki, 2022'deki Hunga Tonga–Hunga Ha‘apai su altı volkanının patlamasıyla üst atmosfere yayılan ısıyı hapseden su buharıydı. İkincisi ise güneş aktivitesindeki son artıştı. Ancak Hausfather, bu iki faktörün sıcaklık artışının yarısından azını açıklayabildiğini belirtiyor. Üçüncü potansiyel faktör, 2023'ün sonlarında oluşan güçlü El Niño etkisiydi; bu durum, Pasifik'in doğusundaki sıcak suların birikmesiyle dünya genelinde sıcaklıkları artırdı. Ancak El Niño, 2024'teki olağanüstü sıcaklığı açıklasa da, 2023 başlarındaki sıcaklık sıçramasını açıklayamıyor.
Son olarak, kükürt dioksit emisyonlarındaki dramatik düşüş dikkat çekiyor. Kömürlü termik santrallerden yayılan bu kirletici, güneş ışığını engelleyerek gezegeni soğutuyordu. Son 18 yılda, başta Çin olmak üzere ülkelerin kömür yakıtlı kirliliği temizlemesiyle kükürt dioksit emisyonları yüzde 40 oranında azaldı. 2020'de ise kargo gemilerinden kaynaklanan kükürt dioksit emisyonlarını kesen yeni bir uluslararası kural, deniz taşımacılığından kaynaklanan kirlilikte keskin bir düşüşe yol açtı. Bilim insanları, özellikle deniz taşımacılığındaki bu düşüşün ani ısınma artışını açıklayıcı bir faktör olabileceğine odaklanıyor. Hausfather, tüm bu dört faktörün bir araya gelerek son artışı açıklayabileceğini belirtse de, bu artışın geçici mi yoksa ısınmanın hızlandığının bir işareti mi olduğu sorusu hala yanıt bekliyor.
Küresel ısınmadaki beklenmedik artışın nedenleri ve gelecekteki etkileri, iklim değişikliğiyle mücadele stratejilerini yeniden değerlendirmeyi gerektiriyor.