Kişisel yapay zeka teknolojilerinde kritik bir dönemeçteyiz; gelecek hala şekillendirilebilir durumda. Donanım engeli hızla ortadan kalkıyor: ARM tabanlı çipler ve NPU'lar sayesinde, 2026 ortalarına kadar 200 doların altında güçlü yerel çıkarım donanımları piyasada olacak. Artık belirleyici olan yazılım katmanı. Apple, Google ve Meta gibi teknoloji devleri bu trendi yakından takip ediyor ve bu alanı kolayca bırakmayacaklar.
Bu şirketlerin muhtemel yanıtı, "yerel" gibi görünen ancak bulut bağlantısı gerektiren yapay zeka çözümleri sunmak olacak. Gizlilik pazarlamasıyla birlikte telemetri gereksinimleri ve bağımlılık mimarisiyle birleşen bir kullanıcı deneyimi sunacaklar. Örneğin, Apple'ın 299 dolarlık bir ev yapay zeka cihazı piyasaya sürmesi, yerel işlem yapmasına rağmen iCloud ile senkronize olacak ve Apple servisleri olmadan işlevselliği azalacak. Bu durum, teknik üstünlükten ziyade, kullanışlı bir varsayılan çözüm ortaya çıktığında çoğu insanın alternatif aramayacak olması nedeniyle platform kilitlenmesine yol açacak. Alternatifleri oluşturmak için en iyi zaman, bu varsayılan çözümler piyasaya sürülmeden öncedir.
Veri çıkarımı, insan faaliyetlerinin yeni yüzeylerini yakalayarak aşamalar halinde gelişti. Kişisel yapay zeka, bu çıkarım sürecinin son katmanını temsil ediyor. Akıllı hoparlörler, kameralar ve takipçiler fiziksel varlığımızı haritalandırırken, kişisel yapay zeka asistanlarına sorduğumuz sorular, nasıl düşündüğümüzü, korkularımızı ve planlarımızı ortaya çıkararak muhakeme yeteneğimizin kendisini ele geçiriyor. Bu veriler merkezi bir sunucuya aktarıldığında, bilişsel anahtarlarımızı kolaylık karşılığında teslim etmiş oluyoruz. İş modeli basit: müşteri değil, envantersiniz.
Teknoloji devlerinin yerel yapay zeka çözümlerini bulut bağımlılığıyla birleştirmeden önce, gerçek anlamda yerel ve gizlilik odaklı alternatiflerin geliştirilmesi kritik önem taşıyor.