Yazılım geliştirme dünyasında profesyonel olarak bir compiler üzerinde çalışan ve boş zamanlarında build sistemleri hakkında yazan yazar, paylaşımlarının ardından aldığı "çok zekisin" veya "kendimi çok küçük hissediyorum" gibi yorumlardan rahatsızlık duyduğunu belirtiyor. Yazar, blog yazılarıyla bu tür bir tepki uyandırmayı amaçlamadığını, çünkü bunun bir rekabet olmadığını vurguluyor. Her ne kadar günümüz iş piyasasında bir rekabet ortamı olsa da, insanların kendilerini yetersiz hissetmelerinin nedeninin yazarın yetenekleri değil, kendi öğrenme süreçlerine bakış açıları olduğunu ifade ediyor.
Yazar, bildiği her şeyi deneyerek, kitaplar, makaleler veya hata mesajları okuyarak öğrendiğini, bunun sihirli bir yetenek olmadığını, sadece sıkı çalışma gerektirdiğini belirtiyor. Herkesin kendi uzmanlık alanı olduğunu ve bilgisayar iç işleyişleri hakkında detaylı bilgi sahibi olmamanın kimseyi aptal yapmadığını savunuyor. STEM alanlarının toplumda yaratılan mistik havasından hoşlanmadığını, mühendisliğin zekayı gösterme biçiminin hatalarla yüzleşmek olduğunu ve bu durumun programlama veya ileri düzey matematik gerektirmeyen marangozluk, performans sanatı veya kendi işini kurma gibi birçok alanda da geçerli olduğunu ekliyor.
Yazarın bilgisayar bilimiyle ilgilenmesinin temel motivasyonu "kurcalamak" ve eğlenmek. Kodlarıyla sanat yapmayı, yeni şeyler keşfetmeyi ve insanları "yapma jyn" dedirtecek kadar yaratıcı olmayı seviyor. Finansal kazancın ikinci planda olduğunu, bu alana para kazanma potansiyelini bilmeden girdiğini ve Avrupa'da çalıştığı için ABD'deki yüksek teknoloji maaşlarını almadığını belirtiyor. Yazar, bu işi "oyunun aşkına" yaptığını ifade ediyor ve okuyuculara kendi araçlarını inşa etmelerini, yani "kurcalayarak öğrenmelerini" tavsiye ediyor.
Teknoloji alanındaki uzmanlığın bir rekabet unsuru değil, kişisel merak ve keşif yolculuğunun bir sonucu olduğunu ve herkesin kendi ilgi alanına odaklanabileceğini belirtiyor.