Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Yeni Yıl konuşmasında Çin ile Tayvan'ın birleşeceğine dair kararlı mesajlar verdi. Bu açıklama, Çin ordusunun Tayvan çevresinde gerçekleştirdiği ve adanın ana limanlarını abluka altına almayı simüle eden yoğun askeri tatbikatların hemen ardından geldi. "Adalet Misyonu 2025" adı verilen bu tatbikatlar, önceki benzer tatbikatlara göre Tayvan'a daha yakın mesafelerde yapıldı ve bir yıldan uzun süredir görülen en yüksek savaş uçağı sayısını içeriyordu. Analistler, tatbikatların ABD'nin Tayvan'a rekor düzeyde 11 milyar dolarlık silah satışını onaylamasıyla bağlantılı olduğunu belirtiyor.
Çin, kendini yöneten Tayvan adasını kendi topraklarının bir parçası olarak görüyor ve gerekirse güç kullanarak ilhak etme sözü veriyor. ABD istihbaratı, Çin'in silahlı kuvvetlerinin böyle bir saldırı başlatma kapasitesinin ilerlemesinden endişe duyuyor. Xi Jinping, konuşmasında ayrıca Çin'in "dünyayı açık kollarla kucakladığını" vurguladı ve bu yıl Pekin'in ev sahipliği yaptığı Şanghay İşbirliği Zirvesi gibi çok taraflı konferanslara dikkat çekti. Bu zirvede Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi dünya liderleri bir araya gelmişti.
Xi'nin konuşmasının Çin devlet medyasında yayınlanması sırasında, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıl dönümünü kutlamak amacıyla düzenlenen Çin'in en büyük askeri geçit töreninden görüntüler de yer aldı. Bu geçit töreni, askeri gücün sınırsız bir gösterisi olarak yorumlanmış ve Xi, Putin ile Kuzey Kore lideri Kim Jong-un'un yan yana durması "yıkım ekseni" olarak adlandırılan jeopolitik bir hizalanmayı işaret etmişti. Xi'nin yeni dünya düzeni vizyonunun merkezinde Tayvan'ın ilhakı yer alsa da, Tayvan halkının çoğunluğu bu görüşü reddediyor. Konuşmada ayrıca, Japon yönetiminin 1945'te sona ermesini anan "Tayvan'ın Geri Dönüş Günü"ne de vurgu yapıldı.
Çin lideri Xi Jinping'in Tayvan'ı birleştirme sözü ve hemen ardından gelen geniş çaplı askeri tatbikatlar, bölgedeki gerilimi tırmandırarak küresel jeopolitik dengeler üzerinde ciddi etkiler yaratma potansiyeli taşıyor.