Ana Sayfa

Tükenmişlik Değil, Varoluşsal Açlık: Anlam Arayışı

1 dk okuma

Makale, modern insanın sıklıkla yaşadığı tükenmişlik hissinin aslında daha derin bir varoluşsal açlıktan kaynaklandığını öne sürüyor. Objektif olarak iyi giden bir hayata sahip olsalar bile birçok kişinin yorgun, motivasyonsuz ve sıradanlığa sıkışmış hissettiğini belirtiyor. Yazar, bu durumu Viktor Frankl'ın "İnsanın Anlam Arayışı" kitabındaki "varoluşsal boşluk" kavramıyla açıklıyor. Frankl, Holokost'tan sağ kurtulanların hayatta kalmak için bir amaç bulduğunu, ancak savaş sonrası yeni hayatlarında anlam arayışıyla mücadele ettiklerini gözlemlemiştir. Bu varoluşsal kaygının ortadan kaldırılması gereken bir rahatsızlık değil, aksine bizi anlam arayışına yönlendiren önemli bir sinyal olduğunu vurgular.

Friedrich Nietzsche de benzer şekilde, hayatın doğasında bir anlam eksikliği olsa da, bireylerin kendi en yüksek amaçlarını bulmaları gerektiğini savunur. Nietzsche'ye göre, gerçek benliğimiz içimizde gizli değil, aksine "sonsuz bir yükseklikte" bulunur ve genç ruhun geriye dönüp "şimdiye kadar gerçekten neyi sevdiğini, ruhunu yukarı çeken, ona hükmeden ve onu kutsayan şeyin ne olduğunu" sorması gerektiğini belirtir. Makale, nihilizm ve YOLO (You Only Live Once) felsefelerinin yanlış anlaşıldığını, bunların vazgeçmek değil, aksine çabaların her şey demek olduğunu ifade eder.

Pazar akşamı sendromları gibi varoluşsal kaygılarla karşılaşıldığında çözümün kaçış olmadığını, aksine ideal benliğimizi, çocukluk hayallerimizdeki kişiyi görselleştirip o kişinin şimdi ne yapıyor olacağını hayata geçirmek olduğunu belirtir. Yazar, modern çağda "daha az acı çekmek" için optimize ettiğimizi, konforu tatminle karıştırdığımızı ve bunun sonucunda anlam yerine rahatlığı önceliklendirdiğimizi savunur. Her Pazartesi sabahı yataktan sürüklenerek çıkmanın, sabah rutinlerini optimize etmenin veya üretkenlik sistemlerini mükemmelleştirmenin gerçek ihtiyacımız olan "anlam"ı karşılamadığını ve bu nedenle tükenmişlik hissinin devam ettiğini vurgular. Tek çıkış yolunun, en yüksek amacımıza doğru "yukarı" gitmek olduğunu ifade eder.

İçgörü

Modern çağın tükenmişlik sendromunu, bireyin yaşamında anlam ve amaç eksikliğinin bir yansıması olarak yeniden tanımlıyor.

Kaynak