Tayvan'da kumar yasa dışı olmasına rağmen, her alışveriş fişi aynı zamanda bir piyango bileti niteliğinde. Hükümetin uyguladığı bu "fiş piyangosu" (tǒngyī fāpiào), aslında vergi kaçakçılığını önlemeye yönelik dahiyane bir sistem. İşletmelerin fiş kesmesini zorunlu kılarken, müşterileri de fiş talep etmeye teşvik ediyor; çünkü her fiş, iki ayda bir düzenlenen ulusal piyangoya katılma şansı sunuyor. Bu sistem, bir yandan vergi gelirlerini artırırken, diğer yandan halka, özellikle de dar gelirlilere, anlık bir değişim ve umut vaat ediyor. Yazar, başlangıçta bu durumu anlamsız bulsa da, zamanla fişleri atmakta zorlandığını ve bunun ardındaki insani motivasyonu, annesinin piyango oynama alışkanlığı üzerinden anladığını belirtiyor.
Makale, Tayvan'ın bu eşsiz vergi sisteminin sadece ekonomik bir araç olmanın ötesinde, toplumsal bir umut kaynağına dönüştüğünü vurguluyor. Yazar, Batı'da şans kavramına daha rasyonel yaklaşılırken, Tayvan'da insanların şansa daha çok inandığını gözlemliyor. Öyle ki, piyango dükkanları 7-Eleven'lardan bile daha yaygın. Bu durum, insanların hayatlarının bir anda değişebileceği inancına ne kadar sıkı sarıldığını gösteriyor. Yazar, annesinin piyango oynamasının açgözlülükten ziyade, "hiçbir şeyin değişmeyeceğini kabullenmekten" daha iyi bir alternatif arayışı olduğunu fark ediyor.
Sonuç olarak, fiş piyangosunun gerçek ödülünün para değil, "inanma izni" olduğu ifade ediliyor. Bu sistem, umutsuzluk içindeki insanlara küçük bir bedel karşılığında hayal kurma ve daha iyi bir geleceğe dair inanç besleme fırsatı sunuyor. Bu, hem bir vergi toplama mekanizması hem de toplumsal psikolojiyi etkileyen derin bir olgu olarak öne çıkıyor.
Tayvan'ın fiş piyangosu, vergi kaçakçılığını önlemek için tasarlanmış dahiyane bir sistem olmasının yanı sıra, toplumsal umut ve inanç mekanizmalarını da derinden etkileyen benzersiz bir örnektir.