Macintosh, 68000 mikroişlemcisi sayesinde Apple II'den on kat daha hızlı bir bilgisayar olarak algılansa da, en zayıf noktası disket sürücüsüydü. Sınırlı RAM nedeniyle verilerin disketten yüklenmesi gerekiyordu ve bu konuda Apple II'den daha hızlı değillerdi. Gerçek uygulamalar devreye girdiğinde, disket sürücüsünün önemli bir darboğaz olacağı açıktı.
Steve Jobs'u en çok rahatsız eden konulardan biri, Mac'in ilk açıldığında geçen süreydi. Belleği test etmek, işletim sistemini başlatmak ve Finder'ı yüklemek birkaç dakika, hatta daha uzun sürebiliyordu. Bir öğleden sonra, Steve ekibi daha hızlı olmaya motive etmek için orijinal bir yöntem buldu. Disk sürücüsü ve dosya sistemi üzerinde çalışan mühendis Larry Kenyon'ın yanına giderek onu teşvik etmeye başladı: "Macintosh çok yavaş açılıyor. Onu hızlandırmalısın!" Larry, iyileştirebileceği yerleri açıklamaya çalıştı ancak Steve ilgilenmedi.
Steve, "Biliyor musun, bunu düşündüm. Kaç kişi Macintosh kullanacak? Bir milyon mu? Hayır, daha fazla. Birkaç yıl içinde beş milyon kişinin Mac'lerini günde en az bir kez açacağına eminim" dedi. Ardından ekledi: "Diyelim ki açılış süresinden 10 saniye tıraşlayabilirsin. Bunu beş milyon kullanıcıyla çarptığımızda her gün 50 milyon saniye eder. Bir yıl içinde bu, muhtemelen düzinelerce insan ömrü demek. Yani onu on saniye daha hızlı açarsan, düzinelerce hayat kurtarmış olursun. Buna gerçekten değer, sence de öyle mi?" Ekip zaten yazılımı olabildiğince hızlı hale getirmek için motiveydi, bu yüzden bu konuşmanın çok büyük bir etkisi olup olmadığı belirsizdi, ancak bunu oldukça komik buldular ve sonraki birkaç ay içinde açılış süresinden on saniyeden fazla zaman kazanmayı başardılar.
Steve Jobs'un kullanıcı deneyimine verdiği önemi ve mühendisleri motive etmek için kullandığı yaratıcı yaklaşımı gözler önüne seriyor.