Yale Tıp Fakültesi (YSM) bilim insanları, otistik bireylerin beyinlerinde nörotipik bireylere kıyasla önemli bir moleküler farklılık keşfetti. Otizm, sosyal etkileşimde zorluklar, kısıtlı veya yoğun ilgi alanları ve tekrarlayıcı hareketler veya konuşma gibi davranışsal farklılıklarla karakterize edilen bir nörogelişimsel durumdur. Ancak otistik beyinleri tam olarak neyin farklı kıldığı uzun süredir bir muamma olmuştur. Bu yeni bulgu, bu alandaki anlayışımızı derinleştirecek niteliktedir.
The American Journal of Psychiatry'de yayımlanan yeni bir araştırma, otistik bireylerin beyinlerinde, beynin en yaygın uyarıcı nörotransmiteri olan glutamat için belirli bir reseptör türünün daha az bulunduğunu gösterdi. Glutamat reseptörlerinin bu azalmış varlığı, otizmle ilişkilendirilen çeşitli bilişsel ve davranışsal özelliklerle bağlantılı olabilir. Bu keşif, otizmin temel biyolojik mekanizmalarına dair somut bir kanıt sunarak, durumun daha iyi anlaşılmasına ve potansiyel olarak yeni tedavi stratejilerinin geliştirilmesine olanak tanıyor.
Çalışmanın eş-baş araştırmacısı ve YSM Çocuk Çalışmaları Merkezi'nde Çocuk Psikiyatrisi ve Psikolojisi Profesörü olan James McPartland, bu bulgunun otizmde daha önce hiç anlaşılmamış, ancak oldukça anlamlı bir farklılık olduğunu vurguladı. McPartland'a göre, bu keşfin müdahale yöntemleri açısından önemli çıkarımları var ve otizmi daha somut bir şekilde anlamamıza yardımcı olabilir. Bu moleküler farkın belirlenmesi, otizm spektrumundaki bireyler için daha hedefe yönelik ve etkili destek yaklaşımlarının önünü açabilir.
Otistik beyinlerdeki moleküler farklılığın keşfi, otizmin biyolojik temellerini anlamak ve yeni müdahale stratejileri geliştirmek için kritik bir adım.