Kuzey Yarımküre'de bulunan ve bazıları yaklaşık 5.000 yıl öncesine dayanan onlarca gizemli yapı, yılın en kısa günü olan kış gündönümü sırasında Güneş'in doğuşunu ve batışını hassas bir şekilde çerçeveleyecek şekilde hizalanmıştır. Kış gündönümü, genellikle 21 veya 22 Aralık'a denk gelir ve bir yıllık döngünün sona erip yenisinin başladığı, "ölüm ve yeniden doğuş" anını işaret eder. Bu anıtlar, takvimdeki en az gün ışığı alan bu özel günün geçişini anmak ve kutlamak için tasarlanmıştır.
Bu yapıların en bilinen örneklerinden biri, Orkney'deki MÖ 2800 civarında inşa edilmiş Maeshowe mezarıdır. Bu mezar, kış gündönümünden önceki ve sonraki haftalarda batan Güneş'in doğrudan içeri süzülerek mezar odasını aydınlatmasını sağlayacak şekilde özel olarak yönlendirilmiştir. Bu ışık gösterisi, doğanın bahardaki yenilenme vaadini kutlarcasına, geçici bir karanlığın ardından gün ışığının tekrar parlamasını simgeler. Antik topluluklar için gündönümlerini anlamak, hayvan göçlerini tahmin etmek, iklim değişikliklerine adapte olmak ve tarımsal faaliyetleri planlamak gibi hayati öneme sahipti. Bu nedenle, zamanı hesaplayan bu anıtların hem pratik bir değeri hem de Neolitik dönemde derin ruhani inançları yansıttığı düşünülmektedir. Kış gündönümünün bu kadim önemi, modern dünyada "Yule" gibi terimlerle bile yankılanmaktadır.
Antik medeniyetlerin kış gündönümüne verdiği önemin, hayatta kalma mücadelesinden ruhani inançlara uzanan derin kökleri olduğunu ve bu mirasın günümüze dek ulaştığını gösteriyor.