fMRI (fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme) sinyallerinin, beyindeki gerçek nöral aktivite seviyeleriyle her zaman eşleşmediği ortaya çıktı. Bu bulgu, on binlerce çalışmada temel alınan bir varsayımı altüst ediyor. Yapılan araştırmalar, vakaların yaklaşık %40'ında, artan bir fMRI sinyalinin aslında nöral aktivitenin azaldığı bölgelerde görüldüğünü, benzer şekilde azalan sinyallerin ise aktivitenin arttığı alanlarda ortaya çıktığını gösterdi. Bu durum, beyin görüntülemede uzun süredir kabul gören "artan beyin aktivitesi her zaman artan kan akışıyla birlikte gelir" inancını sorgulatıyor.
Münih Teknik Üniversitesi (TUM) ve Friedrich-Alexander-Üniversitesi Erlangen-Nürnberg (FAU) araştırmacıları, fMRI ile birlikte gerçek oksijen tüketimini ölçerek bu tutarsızlığı tespit etti. Çalışma, birçok beyin bölgesinin, enerji talebini karşılamak için kan akışını artırmak yerine, mevcut kandan daha fazla oksijen çekerek verimliliklerini artırdığını ortaya koydu. Örneğin, zihinsel aritmetik gibi görevlerde artan oksijen tüketimi, beklenen kan akışı artışıyla eşleşmedi. Bunun yerine, bu bölgeler değişmeyen kan tedarikinden daha fazla oksijen çekerek ek enerji ihtiyacını karşıladı.
Bu yeni bilgiler, depresyon, Alzheimer ve yaşlanma gibi beyin bozukluklarının nasıl yorumlandığına dair önemli soruları gündeme getiriyor. Geçmiş fMRI bulguları, nöral aktivasyondaki gerçek değişikliklerden ziyade damarsal farklılıkları yansıtmış olabilir. Gelecekteki beyin görüntüleme tekniklerinin, enerji tüketimini doğrudan ölçmeye yönelik kayması gerekebileceği belirtiliyor. Bu keşif, nörobilimdeki temel anlayışları yeniden şekillendirme potansiyeline sahip.
On binlerce fMRI çalışmasının temelini oluşturan bir varsayımı çürüterek, beyin bozukluklarının yorumlanışı ve gelecekteki nörobilim araştırmaları için yeni bir yol açıyor.