ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (DHS) birimlerinin göçmenlere yönelik operasyonları, sadece göçmenleri değil, ABD vatandaşlarını da hedef alarak ciddi riskler oluşturuyor. Trump yönetimi döneminde başlayan ve federal kurumlar arasında veri toplama ve birleştirme çabaları, vatandaşların da göçmenlik politikalarının hedefi haline gelmesine neden oluyor. Alabama'da yaşayan ABD vatandaşı Leonardo Garcia Venegas'ın yaşadığı olay, bu durumun çarpıcı bir örneği. Garcia Venegas, inşaat alanında iki kez göçmenlik yetkilileri tarafından gözaltına alındı ve kelepçelendi. Vatandaş olduğunu belirtip REAL ID kimliğini göstermesine rağmen, yetkililer kimliğinin "sahte" olduğunu iddia ederek onu gözaltında tuttu. Garcia Venegas şu anda hükümete dava açmış durumda. Hukukçular, demografik profile uyan vatandaşların gözaltına alınmasının, mevcut sistemin "gerekli bir maliyeti" olarak görüldüğünü belirtiyor.
DHS yetkilileri ise "ırksal profilleme" iddialarını reddederek, göçmenlik yasalarının ten rengi veya etnik kökene göre değil, yasa dışı bulunmaya göre uygulandığını savunuyor. Ancak ProPublica'nın raporlarına göre, 2025'in ilk dokuz ayında en az 170 ABD vatandaşı göçmenlik yetkilileri tarafından gözaltına alındı. Bu durum, federal kurumların veri tabanlarını hızla birleştirmesiyle daha da kötüleşebilir. Hükümet, göçmenleri izlemek ve takip etmek amacıyla farklı kurumlardan veri toplamaya devam ediyor ve bu verilerin nasıl kullanılacağını veya paylaşılacağını belirten "sistem kayıt bildirimleri" (SORN'ler) yayınlıyor. Bu geniş çaplı veri toplama ve paylaşım uygulamaları, daha fazla ABD vatandaşının sert göçmenlik politikalarının hedefi olma potansiyelini artırıyor ve kişisel özgürlükler ile mahremiyet konusunda endişeleri beraberinde getiriyor.
Federal kurumlar arası veri birleştirme ve göçmenlik politikalarının genişlemesi, ABD vatandaşlarının bile haksız yere hedef alınma riskini artırarak kişisel özgürlükler ve mahremiyet üzerinde ciddi bir tehdit oluşturuyor.