Şirket yöneticilerinin maaşları giderek artarken, özellikle CEO'ların yüksek ücretleri ve bu durumun sürdürülebilirliği son dönemde hararetli tartışmalara yol açıyor. Channel 4 CEO'su Alex Mahon'un 1.4 milyon sterlinlik rekor maaşı gibi örnekler, hissedarların yıllık genel kurullarda (AGM) yönetici ücretlerine karşı isyan etmesine neden oluyor. Covid-19 pandemisi sırasında devlet destekleriyle ayakta kalan şirketlerin yöneticilerine verilen milyonluk ikramiyeler, Foxtons örneğinde olduğu gibi, kamuoyunda ve hissedarlar arasında büyük tepki çekiyor. Birçok durumda, şirketlerin başarısında yöneticilerin kişisel çabasından çok, dış faktörlerin veya hükümet teşviklerinin etkili olduğu belirtiliyor.
FTSE 100 CEO'larının ortalama günlük 15.000 sterlinin üzerinde kazandığı ve en yüksek maaşlı CEO'lardan birinin yıllık 58.7 milyon sterlin aldığı göz önüne alındığında, bu üst düzey ücretlerin şirketlerin genel ücret dengesini bozduğu ve sürdürülemez olduğu vurgulanıyor. High Pay Centre raporu, CEO'ların ötesindeki yüksek kazançlı çalışanların fedakarlık yapmasının, şirketlerin işleri ve gelirleri koruması için önemli bir potansiyel sunduğunu belirtiyor. Bu durum, şirketlerin uzun vadede birçok rolü otomatikleştirmeye yöneldiği bir dönemde, bir şirketin CEO'ya gerçekten ihtiyaç duyup duymadığı sorusunu gündeme getiriyor.
Amerikalı bir teknoloji CEO'su olan Christine Carrillo'nun, yönetici asistanının işinin %60'ını yaptığını itiraf etmesi, bu tartışmayı daha da alevlendirdi. Bu tür açıklamalar, bir CEO'nun görevlerinin önemli bir kısmının aslında başka çalışanlar tarafından yerine getirilebileceğini ve hatta otomasyonla daha verimli hale getirilebileceğini düşündürüyor. Makale, artan otomasyon ve yapay zeka çağında, geleneksel CEO rolünün geleceğinin sorgulanması gerektiğini ve bu pahalı pozisyonların otomasyonla ikame edilip edilemeyeceği sorusuna odaklanıyor.
Yüksek CEO maaşları ve şirket performansları arasındaki dengesizlik, otomasyonun üst düzey yönetim rollerini bile dönüştürebileceği sorusunu gündeme getiriyor.